Mehmet Akif Ersoy, (d. 20 Aralık 1873, İstanbul – ö. 27 Aralık 1936, İstanbul). Türk şair, düşünür, veteriner, öğretmen, vaiz, yüzücü, milletvekili, Türkiye Cumhuriyeti İstiklâl Marşı şairi.
Mehmet Akif 20 Aralık 1873'de İstanbul'un Fatih ilçesinde Sarıgüzel Mahallesi'nde, ailesine ait bir evde dünyaya geldi. Bir medrese hocası olan babası ona doğum tarihini ebced yöntemiyle hesaplayarak ulaştığı Ragıf adını verdi.
Sırasıyla; mahalle mektebi (yuva), ibtidai (ilkokul), rüşdiye (orta okul) ve mülkiye idadisi (lise), Baytar Mektebi'ne (Veterinerlik Fakültesi) devam etti. 1893’te Baytar Mektebi’nin ilk mezunu ve birincisi olarak diploma aldı
TBMM 1.Dönemi'nde Burdur milletvekili olarak yer aldı.
Şairin Safahat adı altında toplanan şiirleri şu 7 kitaptan oluşmuştur:
1.Kitap: Safahat (1911)
2.Kitap: Süleymaniye Kürsüsünde (1912)
3. Kitap: Hakkın Sesleri (1913)
4. Kitap: Fatih Kürsüsünde (1914)
5. Kitap: Hatıralar (1917)
6. Kitap: Asım (1924)
7. Kitap: Gölgeler (1933).
Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı Hicabi Kırlangıç:
“ |
Mehmet Akif Ersoy fikir dünyası tarafından yeterince irdelenmedi. İstiklal Marşı'nı yazmış olmasından dolayı diğer eserleri ihmal edildi. Klasik ve yeni şiir arasında bir köprü oldu. |
” |
|
Türkiye Yazarlar Birliği Onursal Başkanı Mehmet Doğan:
“ |
Bu önemli şairimizin anılması için üniversiteler seferber olması gerekirken, ne yazık ki hiçbir faaliyet yapılmadı. |
” |
|
Edebiyat araştırmacısı, İstiklal Marşımız ve Mehmet Akif Ersoy adlı kitabın yazarı İsa Kocakaplan:
“ |
Akif, bizim en realist sanatçımız olarak değerlendirilebilir. En önem verdiği şey 'sözün dosdoğru' olmasıdır. Akif, bir iman ve İslam şairidir. Ülkü adamıdır. Ülküsü bütün Müslümanlar'ın başı dik yaşayabilmesi, ilimde, teknikte Avrupa'yı geçmesidir. Bu sebeple, bütün şiirlerinde Müslümanlar'ı uyarmaya çalışmış, onları silkelemiştir. İdeallerine bağlılığı ve bunun için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayışı Akif'i yalnız bırakmıştır. Ancak dostu ve düşmanı olan herkes onun doğruluğuna, ülkü adamlığına ve dünyaya önem vermeyişine daima takdirle bakmıştır. Mert, sözünün eri, paraya önem vermeyen, imanlı bir kahramandır. Bu yönleriyle gençliğe örnek olacak kişilerin en başında gelir. |
” |
|
Türk Edebiyatı adlı eseriyle tanınan ve şairin tüm yönleri ile ele alındığı Mehmet Akif isimli bir eser de kaleme alan edebiyat tarihçisi Ahmet Kabaklı, Ersoy'u Natüralist olarak tanımlıyor:
“ |
Şiirin milli, dini bir imanla yazılması halkı uyarması gerektiğini kabul etmektedir. Şiirlerinde kendi arzuları, aşkları, kinleri hiç görülmez. Bütün tasası toplumdur. Ahlaksız edebiyata düşmandır. Samimiyetsizliğe, sahteliğe ve en çok taklitçiliğe sinirlenir. Edebiyatın, o günlere kadar İstanbul çevresinde kalmasını şiddetle kınar ve memleket şiirleri yazar. Akif'e göre sanat hayat içindir. Çünkü Müslümanlık hayat dinidir. Ferdi günah ve sevap telakkisini aşarak, toplumcu bir Müslüman anlayışını şiirlerine yansıtmıştır. Şiirlerinde hiçbir kapalılık bırakmayıp açık açık yazmıştır. Serveti Fünuncular'a karşıt olarak Batı edebiyatına hiçbir şey borçlu değildir. Şiirlerinde yerlilik hemen göze çarpar. Kararlı, azimli ve şuurlu olarak yerlidir. |
” |
|
“ |
Akif'in vezinli kafiyeli 536 sayfa tutan 'Safahat'ı var. Bu kitap, kendinden önce yazılanlara hiç benzemez. Ondan sonra bu cinsten kimse yazmamıştır yahut yazamamıştır. Bu bir gerçektir. Benim belli başlı tetkik konum da bu eserdir. Eğer Akif, vezinli kafiyeli değil de sadece iyi nesirle kitabındaki fikirleri yazsaydı gene büyük bir şeydi. Bugün Ortadoğu'da bazı devletler Akif'in istediğini yapma sevdasındalar. Acaba şairin doğrudan doğruya veya vasıtalı olarak bu fikirler üzerinde bir tesiri olmadı mı dersiniz? Mısır'da gelişen fikirlerin Meşrutiyet devrinde Osmanlı üzerinde etkisi olduğu gibi İstanbul'daki fikir cereyanlarının da Kahire'de ve Arap aleminde iz bıraktığını tahmin ettirecek deliller eksik değildir. |
” |
|
Şair, siyasetçi Mehmet Emin Erişirgil, 1956 yılında yazdığı İslamcı Bir Şairin Romanı: Mehmet Akif adlı kitabında, Mehmet Akif Ersoy'un kurtuluş mücadelesinin başladığı günlerde bir gün mecmua idaresine gelerek Eşref Edip'e Hazırlan gidiyoruz. Top ve tüfeğin patladığı yere. Artık burada duramıyorum dediğini, ertesi gün Balıkesir'e giderek Zağanos Paşa Camisi'nde kürsüye çıkarak Alınlar Terlemeli başlıklı manzumeyi okuduğunu anlatıyor:
“ |
Cihan alt üst olurken seyre baktın öyle durdun da/ Bugün serserisin kendi yurdunda/ Hayat elbette hakkın... Lakin ettirir haykırıp ihkak/ Sağırdır kubbeler bir ses duyar davayı istihkak / Desen bin kere insanım o kanmaz, hem niçin kansın/ Ya sen hürriyetin, hakkın masun oldukça insansın/ Bu hürriyet bu hak bizden bugün ahengi sa'y ister/ Değil üç dört alından hep alınlardan boşansın ter. |
” |
|
Şair ve yazar Yavuz Bülent Bakiler :
“ |
Mehmet Akif Ersoy'u anmak için çeşitli illerde düzenlenen toplantılara konuşmacı olarak katıldım.Bu toplantılarda anlattıklarımızı dinleyenler, 'Biz bugüne kadar Mehmet Akif'i, fesini çıkarmamak için Mısır'a kaçan şair olarak tanıyorduk. Sizin anlattığınız Akif bambaşka diyorlar. Bu safsataların temelinde okumamamız ve büyük değerlerimize karşı kapalı kalmamız geliyor. Elbette Mehmet Akif, doğu ve batı dünyasını iyi kavrayan bir kişi olarak fesin batıdan geldiğini ve İslam'la hiçbir bağlantısı bulunmadığını çok iyi biliyordu. |
” |
|
Erciyes Üniversitesi (EÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayhan Öztürk:
“ |
İslam ahlak anlayışını soranlara onun hayatı anlatılabilir. O mükemmel bir dinin, mükemmel bir temsilcisidir. Akif, milli kültür değerlerine sahip, mükemmel bir aydındır. Tam bir seciye ve kanaat sahibidir. |
” |
|
- 1873 ( 20 Aralık) doğdu.
- 1878 Mahalle Mektebine başladı.
- 1879 İlkokula başladı.
- 1889 (13 Mayıs) Evleri yandı.
- 1893 (22 Aralık) Veterinerlik Fakültesi'nden mezun oldu.
- 1893 (28 Aralık) "Hazine-i Fünûn "Mecmuası'nda bir "gazel"i yayınladı.
- 1894 Ramazan ayında ilk mukabelesini okudu.
- 1895 14 Mart tarihli Mektep Mecmuası'nda "Kur'an'a Hitap" başlıklı şiiri yayınlandı.
- 1896 Annesini yanına aldı.
- 1896 (Mayıs)ta Adana'ya ve Şam'a gitti.
- 1898 10 Şubat'tan itibaren şiirleri yayınlanmaya başladı.
- 1898 (1 Eylül) Evlendi.
- 1901-1902 Sakal bıraktı.
- 1906 (17 Ekim) Halkalı Ziraat Mektebi'ne "Kitâbet-i Resmiye Muallimi" olarak tayin oldu.
- 1907 (25 Ağustos) "Çiftlik Makinist Mektebi'ne "Türkçe Muallimi" olarak tayin edildi.
- 1908 (23 Temmuz) "Umûr-i Baytariye Dairesi Müdür Muavini" olarak görev yaptı.
- 1908 Bu yıl içinde daha önce yazdığı fakat yayınlanmayan şiirlerinden biri yayınlandı.
- 1908 (10 Eylül - 31Aralık) Ferit Vecdî'nin "Müslüman Kadını" adlı eserinin tercümesi yayınlandı.
- 1908 (24 Kasım) Darulfünûn Edebiyat Şubesi I. Sene, "Edebiyat-ı Osmaniye" Muallimliğine tayin oldu.
- 1908 (18 Kasım) İlk makalesi yayınlandı. (Darulfünûn Talebesine Mühim Bir Tebşir)
- 1909 (13 Nisan) Sırat-ı Müstakîm 25 gün çıkamadı.
- 1910 Edebî ve İçtimaî konularda 25'ten fazla makale yazdı.
- 1910 (28 Şubat) "Baytar Mekteb-i Âlisi Me'zûnini Cemiyeti" adını taşıyan Baytar Yüksekokulu Mezunları Cemiyeti'ne başkan seçildi.
- 1910 Bu yıl sonlarında annesini hacca gönderdi.
- 1913 Bir başkasına yapılan haksızlığa dayanamayarak işden ayrıldı.
- 1913 Beş makale yazdı ve tamamı 1692 mısra tutan "Fatih Kürsüsünde" manzûmesinin neşrine başladı.
- 1913 (11 Mayıs) 20 yıllık vazifesinden istifa ederek ayrıldı.
- 1913 Haziran ayı başında, "Safahat"ın üçüncü kitabı olan "Hakk'ın Sesleri" adlı eseri yayınlandı.
- 1914 "Fatih Kürsüsünde" adlı manzûmesini tamamladı.
- 1914 Ocak ayında 2 aylık Mısır seyahatine çıktı.
- 1914 Mart ayında Mısır seyahatinden döndü.
- 1914 Ağustos ayı başlarında Safahat'ın dördüncü kitabı "Fatih Kürsüsünde" yayınlandı.
- 1914 "Fatih Kürsüsünde" adlı kitabın ikinci baskısı yapıldı.
- 1914 Eylül ayında ikinci kitabı "Süleymaniye Kürsüsünde" nin ikinci baskısı yapıldı.
- 1914 Devlet tarafından görevlendirilen bir heyet ile Almanya'ya gönderildi.
- 1915 Almanya'dan İstanbul'a geri döndü.
- 1915 (8 Nisan) "Berlin Hatıraları" yayınlanmaya başladı.
- 1915 Mayıs ayı ortalarında vazifeli olarak Arabistan' ın Necîd bölgesine gitti.
- 1918 (4 Temmuz) "Necîd Çöllerinden Medine'ye" adlı şiiri yayınlandı.
- 1915 Ekim ayı başında Arabistan'dan geri döndü.
- 1917 "Safahat"ın beşinci kitabı "Hatıralar"ın ikinci baskısı yapıldı.
- 1918 Nisan ayı başında "Hatıralar" yayınlandı.
- 1923 Mayısta İstanbul'a dönüp Beylerbeyi'ne taşındı. Buradan da Mısır'a gitti.
- 1920 (23 Ocak) Başkâtiplik üzerinde kalmak üzere "Azâ"lığa getirildi.
- 1920 (20 Haziran Cuma) Hacı Bayram Camii'nde vaaz vermiştir.
- 1918 Bu yıl içinde Safahat külliyatının çıkmış kitaplarından bazıları yeniden yayınlandı.
- 1919 (18 Eylül) En önemli eseri olan "Asım"ın neşrine başladı.
- 1920 (5 Haziran) Burdur'dan Mebus seçildi.
- 1920 (7 Kasım 1920) İstiklâl Marşı için müsabaka açıldı.
- 1921 "Süleyman Nazif'e ve "Bülbül" isimli şiirleri yayınlandı.
- 1922 (8 Nisan) "Leyla" isimli yeni şiiri yayınlandı.
- 1922 Eylül başlarında TBMM kararıyla İslâmî Araştırmalar ve Te'lifler Akademesi'ne üye seçildi.
- 1923 Mayıs başında ailesiyle birlikte İstanbul'a döndü.
- 1923 Ekim'de Abbas Halim Paşa'nın davetlisi olarak Mısır'a gitti.
- 1924-1925 Paşa ile birlikte İstanbul'a döndü.
- 1924 (25 Aralık) "Firavun ile Yüzyüze" adlı şiiri yayınlandı.
- 1925 Ocak ayında Hilvan'dan yazdığı şiirlerden "Gece" ve "Vahdet" adlı şiirleri yayınlandı.
- 1926 Ocak ayında "Secde"yi yazdı.
- 1926 Annesi Emine Şerif Hanım vefat etti.
- 1928 "Bir Gece" adlı şiiri basıldı.
- 1929 "Bir Ariza" adlı şiiri basıldı.
- 1930 "Ne Eser Ne de Semer" adlı şiiri basıldı.
- 1930 "Derviş Ahmed" adlı şiiri basıldı.
- 1931 "Saîd Paşa İmamı" adlı şiiri basıldı.
- 1931 "San'atkâr" adlı şiiri basıldı.
- 1933 "Gölgeler" adlı kitabı yayınlandı.
- 1936 Hastalandı.
- 1936 (27 Aralık) Pazar günü akşam 19.45'te vefat etti.
- 1960 Akif'in mezarı Edirnekapı Şehitliği'ne naklolundu.